Ana içeriğe atla


 



Mersin Serbest Bölge’de Aile Sağlık Merkezi Açıldı

Sendikamızın girişimiyle 2018 Nisan’ında Mersin Serbest Bölge’ye sağlık kuruluşu açılsın

talebiyle imza kampanyası başlatılmıştı. Başlattığımız bu imza kampanyasını şöyle

gerekçelendirmiştik:

“Mersin Serbest Bölge’de binlerce işçi bir arada çalışmaktayız. Biz tekstil işçileri olarak

üretimde kullanılan tekstil tozu, kimyasal maddeler vb. nedenlerin yanı sıra çalışma

koşullarından kaynaklı da birçok sağlık problemi yaşamaktayız.

Ancak Mersin Serbest Bölge’de ölümlü, yaralanmalı “iş kazaları” da yaşanabilmektedir. Son

olarak Asteks’te çalışan bir arkadaşımız kolay ulaşılabilir, hızla müdahale edilebilir bir sağlık

hizmetinin olmaması nedeniyle hayatını kaybetti. Ayrıca “meslek hastalığı” diye tabir edilen

sağlık sorunları bize kanıksatılmış durumdadır.

Türkiye ekonomisi için oldukça önemli olan ve serbest bölge statüsünde kurulan ilk yer olan

Mersin Serbest Bölge’de biz herhangi bir sağlık hizmetinden yoksunuz. İşyeri hekimleri

haftada en fazla 2 defa gelmekte ancak bizim sağlık sorunlarımıza yeterli olmamaktadır.

Zaten çoğunlukla kendilerini görememekteyiz. Hayli uzakta olan hastanelere gitmek için ise

izin almak gerekiyor. Fakat çalıştığımız yerlerde işi aksatacağımız iddiasıyla bizlere izinde

verilmemektedir.

Bir TIR garajının, kafeteryasının, PTT’sinin, çeşitli banka şubelerinin olduğu Mersin Serbest

Bölge’de, en çok ihtiyaç duyduğumuz bir sağlık kuruluşunun olmaması büyük bir eksikliktir.

Bu sebeplerden ötürü önemli bir eksikliğin giderilmesini ve Mersin Serbest Bölge’ye

ihtiyaçlarımıza cevap verecek nitelikte bir sağlık kuruluşu istiyoruz.”

Mersin Serbest Bölge işçileri tarafından yürütülen imza kampanyası ile patronların bütün

baskılarına ve engellemelerine rağmen binin üzerinde işçiden imza toplanmış ve bu imzalar

19 Temmuz 2018’de Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı’na

iletilmişti.

Netice itibariyle Mersin Serbest Bölge’de bir Aile Sağlık Merkezi’nin (ASM) faaliyete başladığı

bildirildi. Türkiye’nin ilk serbest bölgesi olan Mersin Serbest Bölge’de açılan ve iki poliklinikli

olduğu belirtilen bu sağlık merkezinin verdiğimiz mücadelenin bir sonucu olduğunu

düşünüyor ve önemsiyoruz. Bu Aile Sağlık Merkezi, Türkiye’deki serbest bölgeler arasında

açılan ilk ve şimdilik tek sağlık merkezidir. Bu nedenle umuyoruz ki kapasitesi ve teknik

donanımı daha da artırılarak serbest bölgede işçilerin yaşamış olduğu sağlık ihtiyaçlarına bir

cevap olabilir.

Tam da bu noktada önemle belirtmeliyiz ki bir ilk basamak tedavi hizmeti verecek olan bu

sağlık kuruluşu bir sanayi bölgesinin ihtiyaçlarını karşılamak için maalesef şu haliyle yetersiz


olacaktır. Çünkü Mersin Serbest Bölge’nin şu son bir iki yıllık süreci bile neden daha

donanımlı bir sağlık hizmetine ihtiyaç olacağını göstermektedir. Ölümle de sonuçlanabilen “İş

kazaları” olağanlaşmış olarak sürmekte, ara ara firmalarda çeşitli yangınlar yaşanmakta, bir

hafta önce olduğu gibi işçiler zehirlenebilmektedir. Ve elbette Covid 19 salgınının serbest

bölgede işçilere verdiği zarar unutulmamalıdır.

Tüm bunlar ve çok daha fazlası Mersin Serbest Bölge’de faaliyete başladığı duyurulan Aile

Sağlık Merkezi’nin kapasitesinin, tıbbi donanımının ve personel sayısının arttırılmasını

zorunlu kılmaktadır. Bu sağlık kuruluşunun önünde bir ambulansın hazır bulundurulması

hayati derecede önemlidir. Ancak henüz böyle bir ambulans hizmeti yoktur. Bilinmektedir ki

geciken her tedavi, acil müdahale insan hayatında ciddi bir risktir. Mersin Serbest Bölge

oldukça geniş bir alana yayılmıştır. Yani zaten dışardan, çok uzaktan gelecek bir ambulans için

zaman kaybı olmakta iken, birde buna bölgenin kendi içinde ulaşım mesafesi eklenmektedir.

Eğer korona salgını vesilesiyle talebimizi güncelleyecek olursak; sürekli Covid 19 vakalarının

çıktığı Mersin Serbest Bölge’de ilk tespiti ve testleri yapacak, gerektiğinde daha üst bir sağlık

hizmetinin verildiği hastaneye işçileri ulaştıracak donanımda ambulansa, il hıfzıssıhha ve

sağlık ekiplerinin konuşlanabileceği bir sağlık kuruluşuna acilen ihtiyaç duyulmaktadır. Keza

onlarca firmada çeşitli semptomlar gösteren yüzlerce işçi kent içi ulaşım imkânlarını

kullanarak ilgili sağlık merkezlerine gitmek zorunda kalmaktadır. Bu da tahmin edileceği gibi

salgının bulaşım riskini arttırmaktadır.

Donanımı arttırılmış bir sağlık hizmeti en çok da üretenler, işçiler için bir haktır. Bu hakkın çok

görülmesi en temel insan hak ve özgürlüklerinin, sağlıklı yaşam hakkının da ihlali demektir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

  (SES) Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (AKSARAY ŞUBE) tarafindan  Ankara Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yaşanan,  sağlık çalışanlarına yapılan şiddet kınandı. İstanbul Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesinde;  sağlıkçılar şiddete karşı yürüdüler.   Ankara Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yaşanan,  sağlık çalışanlarına yapılan şiddet kınandı.
  Hüda Kaya’nın 27 Ekim TBMM Genel Kurulda Yaptığı Konuşma “Referanslarını Saraylardan Alanlar Bizlere Din Öğretemezler. Konuşmacı: HÜDA KAYA Seçim Çevresi: İSTANBUL Tutanak Metni:     HÜDA KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.     Değerli arkadaşlar konumuz tarımla ilgili ama gündem o kadar sıcak ki... Ve bir AKP klasiğiyle daha karşı karşıyayız. Dolar, altın pik yapmış, piyasalar dibe vurmuş, saraylarda ejder meyveleri yenirken evine ekmek götüremeyenlere keyif çayı atılan bir gündemde, gündemi saptırma noktasında çok başarılı bir AKP klasiğiyle daha karşı karşıyayız.     Savaş politikaları, nefret politikaları, saldırılar... AKP iktidarında her gün yeni bir hedef ortaya konuyor. Yeter ki içerideki çökmüşlük, çürümüşlük, batmışlık, iflaslık durumları halkın gündeminden saptırılsın. Şimdi de bir Fransa, bir Macron ve bir de inançların saygınlığına sahip çıkmak, İslama sahip çıkmak iddiasıyla gündemler doldur...
  “BU İNAT NİYE?” ADANA- CHP Adana Milletvekili Orhan Sümer, pandemiyle mücadele kapsamında daha önce de gündeme getirdikleri ‘kapalı köy okullarının açılması’ önerisini yeniden gündeme taşıyarak “Bir Cumhuriyet projesi olan köy okullarının açılmamasındaki ısrarın nedenini anlayamıyoruz. Bu inat niye?” diye sordu. Sümer, yaptığı yazılı açıklamada Milli Eğitim Bakanlığı’nın aylardır üzerinde çalışmasına karşın eğitim sistemini pandemi koşullarına hazır edemediğini belirtti. Ana sınıfı ve ilkokul 1. sınıflara haftada iki gün okulda, 3 gün evde online; ilkokul 2.3.4. sınıflar ile ortaokul ve liselerde EBA üzerinden online uzaktan eğitim verilmeye başlandığını hatırlatan Sümer, “EBA sistemi milyonlarca öğrenciyi ve öğretmeni kaldıramadı ve çöktü. Çökmese bile ciddi sayıda öğrencide bilgisayar ve internet halen yok” dedi. “EBA SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİL” Sümer, yeterli altyapı çalışması yapılmadığı için EBA sisteminin sürdürülebilir olmadığını belirterek “Örneğin bir evde 2 öğrenci var. Bu ev...