Ana içeriğe atla

TÜRKİYE’NİN PANDEMİDE VATANDAŞINA VERDİĞİ DESTEK ALMANYA’NIN 6’DA BİRİ

 










PLAN BÜTÇE KOMİSYONU TADİLAT KOMİSYONUNA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ


CHP İstanbul Milletvekili ve Plan Bütçe Komisyonu Üyesi Emine Gülizar Emecan, TBMM

Genel Kurulu’nda Sigortacılık ile Diğer Bazı Alanlara İlişkin Kanun Teklifi üzerine

konuştu. Türkiye'nin Covid-19'la mücadele için en az nakit harcama yapan ve gelir desteği

ayıran ülkelerden biri olduğunu belirten CHP’li Emecan, “IMF verilerine göre Türkiye'nin

Covid-19'la mücadele için en az nakit harcama yapan ve gelir desteği ayıran ülkelerden biri

olduğunu görüyoruz. Bugüne kadar ülkemizde ihtiyaç sahiplerine doğrudan verilen nakit gelir

desteği 6-7 milyar civarında oldu. Son yapılan 29 Nisan-17 Mayıs arası sözde tam kapanmada

bile mali destek planı sunulmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan 17 Mayıs’ta kabine toplantısı

sonrası pandemi ve kapanma nedeniyle zorluk yaşayan esnaflar için iki grup hâlinde bir

defaya mahsus toplam 4 milyar 622 milyon lira hibe desteğinin verileceğini söyledi, bir

defaya mahsus olduğunun altını tekrar çizmek istiyorum.

Hâlbuki, diğer ülkelere baktığımızda örneğin ABD millî gelirinin yüzde 25,4'ünü destek için

ayırdı, konut gıda ve sağlık yardımının yanında çocuklu ailelere vergi indirimi de yapıldı.

Almanya ise millî gelirinin yüzde 11'ini ayırarak vatandaşına destek oldu. Teşvikler

kapsamında gıda ürünlerinde KDV oranı yüzde 7'den yüzde 5'e çekildi. Mesela, tüketim

artırma amacıyla katma değer vergisi geçici olarak yüzde 19'dan 16'ya düşürüldü. Bizde ise

millî gelirimizin yüzde 1,9 oranında bir yardım yapıldı şu ana kadar.” dedi.


CHP İstanbul Milletvekili Emecan’ın konuşması şöyle:


DEVLET-MAFYA-SİYASET ÜÇGENİ GERİ DÖNDÜ

Ülke, ekonomik ve sosyal anlamda birçok sorunla boğuşurken şimdi sanki 90'lardaki devlet-

mafya-siyaset şeytan üçgeni geri döndü hatta dörtgen oldu, bir de medya ayağı eklendi buna.

Hele ki son bir haftadan bu yana mafya iddialarıyla çalkanıp duruyoruz, korkunç iddialar var

ve konunun muhataplarının da gereğini yapması gerekiyor. En başta da her gün hakkında yeni

bir iddia çıkan İçişleri Bakanı Soylu'nun gereğini yapmasını bekliyoruz. "Beni soruşturun."

dedi ama istifa etmeyi unuttu Sayın Bakan. Bu arada gazetecileri ve muhalifleri eleştirmekten

yine geri durmadı. Televizyon kanallarına demeç vermek yerine aklanmak istiyorsa bir an öne


o koltuğu terk edip iddiaların araştırılması için Türkiye Büyük Millet Meclisine

başvurmalıdır.


DEVLET KAVRAMININ İÇİ BOŞALTILDI


“Devlet kavramının içi boşaltılıyor, hukuk devleti ilkesi zaten ayaklar altında ve devlet

giderek kanunsuzlaşıyor ve bir de ortaya çıktığı üzere mafyalaşıyor. Bu kokuşmuşluk

içerisinde bu ülkenin sorunlarının çözülebilmesi mümkün değildir. Bu ülkenin bir bakanı,

kendi bakanlığına usulsüz bir şekilde dezenfektan satabiliyor ve Cumhurbaşkanı, Ticaret

Bakanı Ruhsar Pekcan'ı görevden alırken toz kondurmuyor, verdiği hizmetler için bir de

üstüne teşekkür ediyor. Bu kokuşmuşluk değil de nedir değerli arkadaşlar?


TÜRKİYE PANDEMİ İLE MÜCADELEDE VATANDAŞINA EN AZ DESTEK

VEREN ÜLKE


Mesela pandemiyle mücadelede ekonomik sorunlar yaşıyoruz değil mi? IMF verilerine göre

Türkiye'nin Covid-19'la mücadele için en az nakit harcama yapan ve gelir desteği ayıran

ülkelerden biri olduğunu görüyoruz. Bugüne kadar ülkemizde ihtiyaç sahiplerine doğrudan

verilen nakit gelir desteği 6-7 milyar civarında oldu. Son yapılan 29 Nisan-17 Mayıs arası

sözde tam kapanmada bile mali destek planı sunulmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan 17 Mayıs’ta

kabine toplantısı sonrası pandemi ve kapanma nedeniyle zorluk yaşayan esnaflar için iki grup

hâlinde bir defaya mahsus toplam 4 milyar 622 milyon lira hibe desteğinin verileceğini

söyledi, bir defaya mahsus olduğunun altını tekrar çizmek istiyorum. Hâlbuki, diğer ülkelere

baktığımızda örneğin ABD millî gelirinin yüzde 25,4'ünü destek için ayırdı, konut gıda ve

sağlık yardımının yanında çocuklu ailelere vergi indirimi de yapıldı. Almanya ise millî

gelirinin yüzde 11'ini ayırarak vatandaşına destek oldu. Teşvikler kapsamında gıda

ürünlerinde KDV oranı yüzde 7'den yüzde 5'e çekildi. Mesela, tüketim artırma amacıyla

katma değer vergisi geçici olarak yüzde 19'dan 16'ya düşürüldü. Bizde ise millî gelirimizin

yüzde 1,6'sının üzerinde bir yardım yapılmadı şu ana kadar.


AŞIDA DÜNYA ORANLARININ ÇOK GERİSİNDEYİZ

Bir de aşı sorunu yaşıyoruz tabii. Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca, 25 Aralık 2020'de, altı ay

kadar önce günde 2 milyon kişinin, ilk etapta ise toplam 9 milyon kişinin aşılanacağını


söylemişti. 25 Şubat’ta ise “Bizim için önemli olan nisan, en geç mayıs ayında bu aşılama

sürecini tamamlayabilir olmak.” dedi, “Toplamda nisan, en geç mayıs sonuna kadar 105

milyon doz aşıya erişeceğimizi biliyoruz.” demişti yine. 10 Mart’ta ise “Nüfusun 50

milyonluk kısmını sonbahardan önce aşılarsak salgın ağır baskı olmaktan çıkacak.” demişti.

Bu senenin sonunda yani altı ay sonrasındaki sonuç bugünkü verilerle yapılan toplam doz

26,5 milyon; nüfusun 1'inci ve 2'nci doz aşıları tamamlanmışlarının oranı ise sadece yüzde

13,8. Bu oran ABD'de yüzde 37,9, İngiltere'de yüzde 31,2, Macaristan'da yüzde 28,4. Yeni

açıklamaya göre 10 milyon doz Çin aşısı ve 60 milyon doz BioNTech aşısı gelse de toplumsal

bağışıklık takvimi yaz ortasına bu şekilde kaymış oluyor; tabii, onun ötesine de kayma

olasılığı yüksek.


İKTİDARIN TERCİHİ VATANDAŞ DEĞİL YANDAŞ

Peki, "Ekonomik desteklerdeki bu başarısızlık neden?" diye soralım. Mesele, tercih meselesi.

Tercih, memleketi iyi yönetmek değil, adil gelir dağılımı, vatandaşların sorununun çözümü,

işsizlikle mücadele değil. Tercih, ülke kaynaklarını daha fazla nasıl sömürürüm, 5'li çeteyi

oluşturan müteahhitleri, yandaşları, partilileri, aileyi, yakın çevreyi nasıl besler ve iktidarımı

uzatırım meselesi. Köprü, otoyollar ve hava alanlarına astronomik garantiler verip

milyonlarca doları yandaşlara aktarmak, ülkenin doğal kaynaklarının talan edilmesine destek

vermek gibi, tıpkı İkizdere'de halka rağmen Cengiz İnşaatın arkasında durduğunuz gibi tabii

ki, devletin yönetim kadrolarını üçer beşer yandaşlarınıza dağıtmak ve onların da astronomik

maaşlar almalarını sağlamak, milyonlarca işsiz varken yine kamuda çalışan sayısını,

partililerinizi yerleştirerek şişirmek... 


Şimdi, "kamuda çalışanlar" demişken 2003 yılında kamuda çalışan sayısı, kişi sayısı 2 milyon

187 bin iken 2020 sonu itibarıyla bu sayı 4 milyon 791 bini aşmış durumda. Elbette ihtiyaç

olan alınacak ama önce hakkaniyetle, liyakat esas alınarak kişiler görevlere alınmalı.

Mülakatta ya da KPSS'de yüksek puan alan adayların elenmemesi gerekiyor. Öte yandan,

atama bekleyen öğretmenler, sağlık çalışanları, veterinerler, mühendisler ve pek çok meslek

grubu için ne yapıyorsunuz?" diye sorduğumuzda cevap koca bir hiç. 


İKTİDAR FİNALE YAKLAŞTI, MİLLETİN ÖNÜNE SANDIK KOYULMALI

Hâlbuki 2002'de devleti küçültüp harcamaları kısarak verimli yapı oluşturma iddiasıyla

gelmiştiniz. Ne onu başarabildiniz ne de verimli bir kadrolaşma, ülke yararına bir kadrolaşma

gerçekleştirebildiniz ama bu kadrolar içinde atama bekleyen ve ülkenin ihtiyacı olan


öğretmenlerin, işte sağlık çalışanlarının da olmadığını görüyoruz. Birçok bakanlığın

kendilerine ait binalarını sattınız. Yandaşlarınızın binalarında kiracı oldunuz. 

Tabii ki böyle bir yönetim anlayışıyla devletin kasası boşalır, 128 milyar doların hesabı

verilemez; tabii ki diğer ülkeler vatandaşlarına para dağıtırken pandemide mağdur duruma

düşen kesimlere destekler gıdım gıdım verilir; tabii ki diğer ülkeler vergi indirimleri yaparken

bizde vergi bindirimleri yapılır. Bugün de benzin, motorin ve LPG ile bazı akaryakıt

ürünlerinde alınan özel tüketim vergisi yüzde 54, yüzde 78 ve yüzde 189 oranında artırıldı.

Vatandaşın üzerindeki vergi yükü biraz daha arttı tabii ki bu vesileyle. Tüm bu yaşananların

sorumlusu olan Cumhurbaşkanı da milletten helallik istedi, ben takdiri halkımıza

bırakıyorum. Tüm bu sorunların çözümü, bu yönetim anlayışının değişimi milletin önüne

sandık koymaktan geçer ama koltuğa öyle bir yapışmışsınız ki eleştiren, erken seçim isteyen

herkesi ya dış güçlerin odağı ya da terörist ilan ediyorsunuz. Aslında tamamen bir aymazlık

içerisindesiniz ama siz de finale doğru yaklaştığınızın farkındasınız artık.

    

PLAN BÜTÇEYİ TADİLAT KOMİSYONU HALİNE GETİRDİNİZ

Sonuç olarak, aslında bu getirdiğimiz kanun teklifi zor koşulları düzeltmede yetersiz kalacak

olan bir torba kanun teklifinin daha görüşülmesidir. En başında da dediğim gibi, daha önce

görüşülüp hatalı bir şekilde getirilmiş olan maddelerin yeniden görüşülmesi, Anayasa'ya

aykırı kanun tekliflerinin yeniden Plan ve Bütçeye getirilmesi ve aslında ihtisas

komisyonlarında görüşülmesi gerekirken Plan ve Bütçe Komisyonundan aceleyle buraya

getirilmesi bizi bir tadilat komisyonu hâline getirmiştir; bu alışkanlıktan bir an önce

vazgeçmemiz gerekiyor. Plan ve Bütçe Komisyonunu gerçekten usulüne uygun şekilde

millete, memlekete ve devlete faydalı bir şekilde işler hâle getirmemiz gerekiyor. Eğer bunu

yapmazsak biz burada yine ve yine aynı kanun tekliflerini tartışmaya, değiştirmeye, tadil

etmeye ve düzeltmeye devam edeceğiz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

  (SES) Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (AKSARAY ŞUBE) tarafindan  Ankara Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yaşanan,  sağlık çalışanlarına yapılan şiddet kınandı. İstanbul Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesinde;  sağlıkçılar şiddete karşı yürüdüler.   Ankara Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yaşanan,  sağlık çalışanlarına yapılan şiddet kınandı.
  Hüda Kaya’nın 27 Ekim TBMM Genel Kurulda Yaptığı Konuşma “Referanslarını Saraylardan Alanlar Bizlere Din Öğretemezler. Konuşmacı: HÜDA KAYA Seçim Çevresi: İSTANBUL Tutanak Metni:     HÜDA KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.     Değerli arkadaşlar konumuz tarımla ilgili ama gündem o kadar sıcak ki... Ve bir AKP klasiğiyle daha karşı karşıyayız. Dolar, altın pik yapmış, piyasalar dibe vurmuş, saraylarda ejder meyveleri yenirken evine ekmek götüremeyenlere keyif çayı atılan bir gündemde, gündemi saptırma noktasında çok başarılı bir AKP klasiğiyle daha karşı karşıyayız.     Savaş politikaları, nefret politikaları, saldırılar... AKP iktidarında her gün yeni bir hedef ortaya konuyor. Yeter ki içerideki çökmüşlük, çürümüşlük, batmışlık, iflaslık durumları halkın gündeminden saptırılsın. Şimdi de bir Fransa, bir Macron ve bir de inançların saygınlığına sahip çıkmak, İslama sahip çıkmak iddiasıyla gündemler doldur...
  “BU İNAT NİYE?” ADANA- CHP Adana Milletvekili Orhan Sümer, pandemiyle mücadele kapsamında daha önce de gündeme getirdikleri ‘kapalı köy okullarının açılması’ önerisini yeniden gündeme taşıyarak “Bir Cumhuriyet projesi olan köy okullarının açılmamasındaki ısrarın nedenini anlayamıyoruz. Bu inat niye?” diye sordu. Sümer, yaptığı yazılı açıklamada Milli Eğitim Bakanlığı’nın aylardır üzerinde çalışmasına karşın eğitim sistemini pandemi koşullarına hazır edemediğini belirtti. Ana sınıfı ve ilkokul 1. sınıflara haftada iki gün okulda, 3 gün evde online; ilkokul 2.3.4. sınıflar ile ortaokul ve liselerde EBA üzerinden online uzaktan eğitim verilmeye başlandığını hatırlatan Sümer, “EBA sistemi milyonlarca öğrenciyi ve öğretmeni kaldıramadı ve çöktü. Çökmese bile ciddi sayıda öğrencide bilgisayar ve internet halen yok” dedi. “EBA SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİL” Sümer, yeterli altyapı çalışması yapılmadığı için EBA sisteminin sürdürülebilir olmadığını belirterek “Örneğin bir evde 2 öğrenci var. Bu ev...